27 Aralık 2012 Perşembe

Dı Hobit


 Dikkat, bu yazı ağır eleştiri içermemektedir!

 Tolkien okuyucuları bilir; Yüzüklerin Efendisi’ni okumak onu izlemekten çok daha iyidir. Yüzüklerin Efendisi üçlemesine karşı olduğum için demiyorum; aksine benim için bu üçlemenin yerini alabilecek başka hiçbir film bilmiyorum –belki de henüz izlemedim-. Lakin filmlerin gidişatına baktığımda kitaptaki birçok öğenin ve olayın değiştirilmiş ve hatta baştan kurgulanmış olduğunu gördüğümden bu kanıya vardım. Çünkü kitaplar senaryolaştırılırken, diğer tüm eserlerde olduğu gibi, ticari kaygılar yüzünden tahrif edilmiş. Bunun en belirgin ve hatta gözümüze sokarcasına örneği ise benzer her yazıda örnek verildiği üzere Tom Bombadil, Bombadillo ağabeyimiz.

 Tabii Tom Bombadil’in filmde yer almamasına karşılık filme bazı karakterler eklenmiş ya da kitaptaki bazı karakterler birleştirilmiş. Örneğin ikinci filmde Miğfer Dibi’ne, Rohanlılara yardıma gelen elflerin komutanı Haldir, kitapta hatta Tolkien’in evreninde hiç var olmamış bir karakter. (Tolkien’in evreninde Haldir isminde bir karakter var ancak filmdeki karakterle aynı kişi değil. Üstelik insan ırkındanmış da kendisi: buradan bakabilirsiniz.) Bunun dışında Eomer karakteri ile Erkenbrand karakterinin tamamıyla birleştirilmiş olması ise ikinci söylediğime güzel bir örnek…

 Bu saydıklarımın dışında, kitabın değiştirilmesiyle ilgili daha pek çok, aşırı çok örnek vermek mümkün. Ama dediğim gibi Tolkien okuyucuları bilir… Peki ya Hobbit, onda ne var ne yok?

 Uyarı: Yazının devamı eserin konusu hakkında ayrıntılı olmayan bilgi içermektedir.

 Hobbit filmini kız arkadaşımla, adı ‘F’ ile başlayıp sonu hangi şehirdeyse onun ismiyle tamamlanan bir AVM’nin sinema salonunda, Türkiye’nin Pazartesi-Perşembe bir bilet alana bir bilet bedava kampanyasını düzenleyen ilk gençlik kulübünden aldığım şifremle izledik. Gözlükler rahatsız edici, 3D kalitesizdi ama film oldukça eğlenceliydi. Peter Jackson yapmış yine yapacağını, demedim değil hani.

 Peki, filmin konusu ne ki, derseniz kısaca şöyle açıklayayım: ‘Topraktaki bir oyukta bir hobbit yaşardı. Solucan kuyruklarıyla ve sulu çamur kokusuyla dolu, iğrenç, pis, ıslak bir oyuk değil, oturacak veya yemek yiyecek bir yeri olmayan kuru, çıplak, kumlu bir oyuk da değil: Bir hobbit kovuğuydu bu ve bu da konfor demekti.’ Anladınız mı? Ben de anlamadım. Zaten şu an kendi kendime konuşuyorum sanırım.

 O zaman kısaca tekrar açıklamaya çalışayım: Film, bir hobbit, on üç cüce ve bir büyücünün sıra dışı hikâyesini konu alıyor. Atalarının mirası üzerinde yatan acımasız ejderha Smaug’dan öç almak isteyen on üç cücenin, onların bir nevi rehberliğini yapan ve sık sık arkalarını kollayan Gandalf’ın ve küçük hırsızımız Bilbo Baggins’in macerasını anlatıyor. Tabii en önemlisi ise –bence- başlarından geçen olayların ve yaşadıkları keşmekeşin arasında, Bilbo Baggins’in Tek Yüzük’ü nasıl ele geçirdiğini de anlatıyor olması. Yani anlayacağınız, hikâyeyi bilmeyen kişilerin düşündüklerinin aksine Hobbit, hobbitlerin gündelik yaşamlarını anlatmıyor.

 Film Hakkındaki Görüşlerim:

 Genel: Film, genel itibariyle beni oldukça memnun etti. Sahneler, çekimler, mekânlar, kostümler, müzikler ve tasarımlar yine muhteşem. Üstelik Yüzüklerin Efendisi filminden çok daha iyi bir teknolojiyi, 3D’yi kastetmiyorum, kullanıyor olması da görsel açıdan oldukça göz doldurucu.
 Senaryo: Filmin senaryosu kitapla elbette tam olarak örtüşmüyor. Hatta sadece kitabın ana hatları alınmış ve üzerine bir dünya senaryo yazılmış diyebilirim. Kitapla alakalı olmayan Galadriel, Radagast, Saruman ve pek çok yeni karakter de filme dahil edilmiş. Bunun dışında filmin süresini uzatmak için birçok yan hikâye üretilmiş ve senaryoya eklenmiş. Fakat kötü mü olmuş derseniz, hayır, iyi olmuş derim. Aksi halde topu topu dört yüz sayfalık bir kitaptan iki buçuk saatlik üç film birden çıkarılamazdı. Yani adam haklı beyler!

 Atmosfer: Filmin atmosferi kitaba oldukça uygun; kitap gibi masalsı ve akıcı... İzleyiciyi asla sıkmıyor ve aksiyon sahneleriyle adeta can alıyor. Fakat şunu özellikle belirtmek isterim; bu filme Yüzüklerin Efendisi gibi bir filmle karşılaşacağım umuduyla gitmeyin. Dediğim gibi bu film masalsı bir film: Bu film çok başka bir film...

 Jackson’ın İmzası: Film Peter Jackson’ın imzasını taşıyor. Filmin yönetmenliğini yaptığı için söylemiyorum; filmdeki bazı sahneler ile Yüzüklerin Efendisi üçlemesine göndermeler yaptığı için söylüyorum. Mesela Bilbo Baggins’in iki kaya arasına sıkıştığı bir sahnede, Gollum’dan kaçmak için çabalarken ayağının kayıp yere düşmesi sonucu elinden fırlayan Tek Yüzük’ün parmağına aniden geçivermesi, Frodo’nun Sıçrayan Midilli Hanı’ndaki sahnesinin aynısı olmuş. Bilmem o sahneyi hatırlayabildiniz mi?

 İzleyiş: Film, alt yazılı ve Türkçe dublajlı seçenekleriyle 3D olarak sunuluyor.

 Sonuç: İki senedir sinemaya gitmiyordum ve iki senedir bu filmin gelmesini bekliyordum. Peki, pişman mıyım? Hayır, kesinlikle gidilesi, izlenesi bir film… Gidilmesi şiddetle tavsiye edilir. Saygılar.


  Dipnot: Jackson bu filmde oynamıyor.

  İkinci Dipnot: Film, kitabın üçte birini konu alıyor; seneye ve sonraki seneye devam filmleri gelecek.
 Üçüncü Dipnot: Filmin DVD'sinin çıkmasını, birkaç kere daha izleyebilmek için sabırsızlıkla bekliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder