Dikkat, bu yazı ağır eleştiri içermemektedir!
Tolkien okuyucuları bilir; Yüzüklerin Efendisi’ni
okumak onu izlemekten çok daha iyidir. Yüzüklerin Efendisi üçlemesine karşı
olduğum için demiyorum; aksine benim için bu üçlemenin yerini alabilecek başka
hiçbir film bilmiyorum –belki de henüz izlemedim-. Lakin filmlerin gidişatına
baktığımda kitaptaki birçok öğenin ve olayın değiştirilmiş ve hatta baştan
kurgulanmış olduğunu gördüğümden bu kanıya vardım. Çünkü kitaplar
senaryolaştırılırken, diğer tüm eserlerde olduğu gibi, ticari kaygılar yüzünden
tahrif edilmiş. Bunun en belirgin ve hatta gözümüze sokarcasına örneği ise benzer
her yazıda örnek verildiği üzere Tom Bombadil, Bombadillo ağabeyimiz.
Tabii Tom Bombadil’in filmde yer almamasına
karşılık filme bazı karakterler eklenmiş ya da kitaptaki bazı karakterler
birleştirilmiş. Örneğin ikinci filmde Miğfer Dibi’ne, Rohanlılara yardıma gelen
elflerin komutanı Haldir, kitapta hatta Tolkien’in evreninde hiç var olmamış
bir karakter. (Tolkien’in evreninde Haldir isminde bir karakter var ancak
filmdeki karakterle aynı kişi değil. Üstelik insan ırkındanmış da kendisi: buradan bakabilirsiniz.)
Bunun dışında Eomer karakteri ile Erkenbrand karakterinin tamamıyla birleştirilmiş
olması ise ikinci söylediğime güzel bir örnek…
Bu saydıklarımın dışında, kitabın
değiştirilmesiyle ilgili daha pek çok, aşırı çok örnek vermek mümkün. Ama
dediğim gibi Tolkien okuyucuları bilir… Peki ya Hobbit, onda ne var ne yok?
Uyarı: Yazının devamı eserin konusu hakkında
ayrıntılı olmayan bilgi içermektedir.
Hobbit filmini kız arkadaşımla, adı ‘F’ ile
başlayıp sonu hangi şehirdeyse onun ismiyle tamamlanan bir AVM’nin sinema
salonunda, Türkiye’nin Pazartesi-Perşembe bir bilet alana bir bilet bedava
kampanyasını düzenleyen ilk gençlik kulübünden aldığım şifremle izledik.
Gözlükler rahatsız edici, 3D kalitesizdi ama film oldukça eğlenceliydi. Peter
Jackson yapmış yine yapacağını, demedim değil hani.
Peki, filmin konusu ne ki, derseniz kısaca
şöyle açıklayayım: ‘Topraktaki bir oyukta bir hobbit yaşardı. Solucan
kuyruklarıyla ve sulu çamur kokusuyla dolu, iğrenç, pis, ıslak bir oyuk değil,
oturacak veya yemek yiyecek bir yeri olmayan kuru, çıplak, kumlu bir oyuk da
değil: Bir hobbit kovuğuydu bu ve bu da konfor demekti.’ Anladınız mı? Ben de
anlamadım. Zaten şu an kendi kendime konuşuyorum sanırım.
O zaman kısaca tekrar açıklamaya çalışayım:
Film, bir hobbit, on üç cüce ve bir büyücünün sıra dışı hikâyesini konu alıyor.
Atalarının mirası üzerinde yatan acımasız ejderha Smaug’dan öç almak isteyen on
üç cücenin, onların bir nevi rehberliğini yapan ve sık sık arkalarını kollayan
Gandalf’ın ve küçük hırsızımız Bilbo Baggins’in macerasını anlatıyor. Tabii en
önemlisi ise –bence- başlarından geçen olayların ve yaşadıkları keşmekeşin
arasında, Bilbo Baggins’in Tek Yüzük’ü nasıl ele geçirdiğini de anlatıyor
olması. Yani anlayacağınız, hikâyeyi bilmeyen kişilerin düşündüklerinin aksine
Hobbit, hobbitlerin gündelik yaşamlarını anlatmıyor.
Film Hakkındaki Görüşlerim:
Genel: Film, genel itibariyle beni oldukça
memnun etti. Sahneler, çekimler, mekânlar, kostümler, müzikler ve tasarımlar
yine muhteşem. Üstelik Yüzüklerin Efendisi filminden çok daha iyi bir teknolojiyi,
3D’yi kastetmiyorum, kullanıyor olması da görsel açıdan oldukça göz doldurucu.
Senaryo: Filmin senaryosu kitapla elbette tam
olarak örtüşmüyor. Hatta sadece kitabın ana hatları alınmış ve üzerine bir
dünya senaryo yazılmış diyebilirim. Kitapla alakalı olmayan Galadriel,
Radagast, Saruman ve pek çok yeni karakter de filme dahil edilmiş. Bunun
dışında filmin süresini uzatmak için birçok yan hikâye üretilmiş ve senaryoya
eklenmiş. Fakat kötü mü olmuş derseniz, hayır, iyi olmuş derim. Aksi halde topu
topu dört yüz sayfalık bir kitaptan iki buçuk saatlik üç film birden çıkarılamazdı.
Yani adam haklı beyler!
Atmosfer: Filmin atmosferi kitaba oldukça uygun;
kitap gibi masalsı ve akıcı... İzleyiciyi asla sıkmıyor ve aksiyon sahneleriyle
adeta can alıyor. Fakat şunu özellikle belirtmek isterim; bu filme Yüzüklerin
Efendisi gibi bir filmle karşılaşacağım umuduyla gitmeyin. Dediğim gibi bu film
masalsı bir film: Bu film çok başka bir film...
Jackson’ın İmzası: Film Peter Jackson’ın
imzasını taşıyor. Filmin yönetmenliğini yaptığı için söylemiyorum; filmdeki
bazı sahneler ile Yüzüklerin Efendisi üçlemesine göndermeler yaptığı için
söylüyorum. Mesela Bilbo Baggins’in iki kaya arasına sıkıştığı bir sahnede,
Gollum’dan kaçmak için çabalarken ayağının kayıp yere düşmesi sonucu elinden
fırlayan Tek Yüzük’ün parmağına aniden geçivermesi, Frodo’nun Sıçrayan Midilli
Hanı’ndaki sahnesinin aynısı olmuş. Bilmem o sahneyi hatırlayabildiniz mi?
Sonuç: İki senedir sinemaya gitmiyordum ve iki
senedir bu filmin gelmesini bekliyordum. Peki, pişman mıyım? Hayır, kesinlikle
gidilesi, izlenesi bir film… Gidilmesi şiddetle tavsiye edilir. Saygılar.
Dipnot: Jackson bu filmde oynamıyor.
İkinci Dipnot: Film, kitabın üçte birini konu alıyor; seneye ve sonraki seneye devam filmleri gelecek.
Üçüncü Dipnot: Filmin DVD'sinin çıkmasını, birkaç kere daha izleyebilmek için sabırsızlıkla bekliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder