Kader nedir? Doğum anımızdan –hatta anne karnındayken- başlayıp ölüm anımıza kadar peşimizi bırakmayan ve metafizik bir güç veya daha dar anlamıyla bir tanrı tarafından belirlenmiş bir yol mudur? Yoksa sadece insanların uydurduğu deli saçması bir olgu mu?
Bazı
insanlar hayatlarına kader inancı ile devam ederken bazıları bu inancı tamamen
reddediyor ya da kader inancına şüpheci yaklaşarak orta-merkezci bir konumda
durmaya çalışıyor. Lâkin, kader inancının neresinde dururlarsa dursunlar hemen herkesin bu
konuda merak ettiği bir şeyler olduğunu düşünüyorum.
Geçen
gün bu konu üzerinde düşünürken fark ettim ki kader dediğimiz şey ne tanrı
yazgısı olan bir düzen ne de ilkel insanların sığınmak için
buldukları bir liman. Kader diye tabir ettiğimiz şey, dünya
üzerinde yaşayan her canlıyı birbirine bağlayan karma karışık bir süreç –aslında
bakarsanız evrendeki canlı-cansız tüm varlıkları birbirine bağlayan bir süreç
ancak konuyu daha da karmaşık bir hale getirmemek için bunu görmezden
geliyorum-. Öyle ki kimi zaman bu sürece doğrudan müdahale edebiliyorken kimi
zaman olduğumuz gibi sürecin dışına itiliyoruz.
Kaderi
bir yol olarak düşünün; tıpkı yapraklarından arınmış bir ağacın dalları gibi
farklı kollara ayrılan ve diğer kollarla bağlantılı olan bir yol. Yürümekte
olduğunuz yol sizin hayatınızı; diğer yollar ise başkalarının hayatlarını temsil
ediyor. Siz isteseniz de istemeseniz de birilerinin hayatları sizinkiyle
kesişiyor, dolayısıyla siz de bundan etkileniyorsunuz.
Aynı
şekilde siz de başkalarının hayatlarına giriyorsunuz ve böylelikle yolunuz daha
fazla yol ile kesişiyor ve hayatınızın çok daha karmaşık bir hale gelmesine
neden oluyor. Siz bazı insanları hayatınızdan çıkarsanız ya da onlardan uzak
kalsanız bile, yollar bir kez kesiştiğinden her arkanıza dönüp baktığınızda, o
insanların sizde bıraktıkları izleri hâlâ görüyor ve yaşıyorsunuz.
Aslında
bakarsanız durum, göründüğünden biraz daha karışık; çünkü yaşantınızdaki insanların
başka insanlarla olan ilişkileri, hayatınıza farklı insanların da dolaylı yoldan müdahil olması demek oluyor. Bu ise, çevrenizdekilerin ne kadar çok bağlantısı varsa sizin de o kadar çok -dolaylı- bağlantınız olduğu anlamına geliyor. Ayrıca dolaylı bağlantılarınızın hayatlarındaki
insanlar da aynı şekilde size bağlılar -çok yakın olmasalar bile-. Şimdi
yolların ne kadar karmaşıklaştığını gördünüz mü?
Her yol, bizi bir başka noktaya taşırken aynı zamanda başka hayatlar üzerinde de etki etmemize neden oluyor. Kimi zaman hayatımız başka hayatlarla kesişirken kimi zaman bambaşka hayatları uzaktan etkiliyor. Eğer başka birinin yoluna müdahale ederken o yolda bir çatlak oluşturursanız, müdahil olduğunuz kişi bu çatlaktan içeri düşebilir ve bu olurken bağlantılı olduğu diğer insanları da kendisiyle birlikte götürebilir. Yani, eğer birine kötülük ederseniz o da bir başkasına edecektir. Dolayısıyla, sizin yalnızca bir kişiye ettiğiniz kötülük, kelebek etkisi gereği, başka hayatları da etkileyecektir. Yolların tümü karmaşık ve bağlantılı olduğundan yaptığınız şey bir gün gelip sizi de bulabilir.
İşte,
kader bu: Bizim seçimlerimiz ve bu seçimlerin başkalarına doğrudan ya da dolaylı
etkileri ile başkalarının seçimleri ve bu seçimlerin bize doğrudan ya da dolaylı
etkileri. Kaderimiz; bizim seçimlerimiz ile başkalarının seçimleri üzerine kurulu. Bu yüzden yaptığımız en ufak bir hareketin bedelini başka hayatlar ödüyor olabilir. Bunu unutmazsak dünya daha güzel bir yer olabilir.