14 Ocak 2013 Pazartesi

YUMURTA, KÂĞIT VE MAKAS



    Bilim adamları, kazı alanında tesadüfen keşfettikleri bir mağaranın duvarlarında, yaklaşık beş bin sene öncesine ait oldukları tahmin edilen bazı işaretler buldular. Bu işaretlerin arasında en ilgi çekici olanlar ise yan yana çizilmiş yumurta, kâğıt ve makas ile oynayan çocuklardı. – Haber Ajansı

  "Aloga, haydi! Hareket!" "Az kaldı, topluyorumdur cesareti." "Haydi, oldur artık!"

  Bir Sfenk Kuşu yumurtası çalmak kolaydır; ancak gözleri keskin olan bu kuş, yavrularının çalındığını fark ettiğinde açıklık alanda kurulmuş yuvasına geri döner ve yumurtasını götüren bir adama rastlarsa pençelerine davranır.

  Atalonga kabilesinin gelenekleri uyarınca; kabilenin genç oğlanları erkekliğe ilk adım olarak bu yumurtayı çalmakla yükümlüydü. Aksi takdirde kabilece dışlanır ve boz topraklara sürülürlerdi. Kabilenin büyükleri ise gençlere yumurtayı çalma konusunda çeşitli tavsiyelerde bulunurlardı. Ancak gözleri keskin olan bu kuştan açıklık alanda kurtulmak çok fazla insana nasip olmamıştı.

  Aloga da yaşıtları gibi erkekliğe ilk adımını atmakla yükümlü bir oğlandı. Ancak arkadaşları ve ağabeyleri arasından pek çok kişinin ava giderken avlanmış olması onu oldukça korkutuyordu. Buna rağmen yumurtayı çalmayı bir kez denemiş ve ölmekten son anda kurtulmuştu.

  İlk denemesinden yaklaşık bir ay kadar sonra, ikinci denemesini gerçekleştireceğini duyurdu. Ölümden kaçarken titreyerek geçtiği yolu, tekrar ve daha fazla korkarak yürüdü. Yuvaya yaklaştığında bir kayanın arkasına tüneyerek kuşun hareketlerini izledi. Sfenk yuvadan ayrıldıktan biraz sonra, Aloga’nın yanında gelen arkadaşları onu harekete geçmek için zorladılar: "Aloga, haydi! Hareket!" "Az kaldı, topluyorumdur cesareti." "Haydi, oldur artık!" Ancak olmayacaktı; tüm cesareti, ölüm korkusunun işlediği yüreğinde kırılıp un ufak oldu.

  Geri döndüğünde çok üzgündü Aloga. Yaşıtları ve ağabeyleri onunla dalga geçtiler ve onu korkaklıkla suçladılar. Bu nedenle Aloga’nın gece ve gündüzleri uykusuz geçti. Üçüncü ve son şansını beyhude harcamamak için, günlerinin her saatini "en iyi hırsız" olabilmenin planlarını yaparak geçirdi. Derken aklına bir fikir düştü ve derhal kabile reisine gidip son şansını deneyeceğini söyledi. Ancak giderken yanına bir şey istedi: Kâğıt. Aslında tam olarak kâğıt sayılmazdı; eski kumaş ya da hamur benzeri ürünlerin ıslatılıp, sıkıştırılmasıyla elde edilen ve yiyecekleri sarmakta kullanılan bir şeydi.

  Tekrar o uzun ve bunaltıcı yolculuğa başladı Aloga. Kayanın dibine vardığında, bir öncekinde yaptığı gibi kuşun hareketlerini izledi. Kuş yuvadan uçup gittikten bir süre sonra ise hızla yuvaya vardı. Kâğıda sardığı büyük yumurtayı yanına alarak, kayanın dibine koştu tekrar. Yumurtasının kaybolduğunu fark eden Sfenk, derhal geri dönüp etrafı kontrol etti. Ancak hiçbir şey göremedi, insanlar vardı; fakat yumurta yoktu. Bir süre etrafı taradıktan sonra başka yerlere uçup, yumurtasını aramaya devam etti.

  Böylelikle erkekliğe ilk adımını attı Aloga. Kabileye geri döndüğünde yumurtaya yapışmış kâğıdı makas ile kesti. Makas, yolun yarısında takılıp yere düştü, hantal yumurta da üzerine devrilince bakırdan bedeni ortadan kırılıverdi. Bu sayede, efsaneler yaratan Aloga önce yumurtayı kaçırmanın yolunu sonra da yumurta, kâğıt ve makas oyununu bulmuş oldu. Ve bu oyun günümüze kadar, artık o eski, sağlam yumurtalar kalmadığı için; taş, kâğıt, makas oyunu olarak geldi.

1 yorum: