25 Mart 2015 Çarşamba

Belirsizlik



İki artı ikinin dört ettiği kesinlikler dünyasının çok uzağında yaşıyoruz evelallah, başımıza her iş gelir. Bazen bir işin ucundan tutarsınız da ip elinizden kaçıverir. Eğersiniz, bükersiniz, iyice tartıp biçersiniz ama hayat, Murphy Yasalarını daha çok tercih eder temel fizik yasalarına. Sırtınıza taktığınız kanatlarla yerçekimine karşı gelebilirsiniz ama tercihlerinizin kötü sonuçlarına karşı gelemezsiniz. İşte bu hayatın en temel yasasıdır.

Bazen sırt üstü uzanıp, göğe çakılmış gibi duran binlerce yıldızı seyre dalmak istersiniz. Öyle bir seyirdir ki bu, bazen milyarlarca yıl sürmüş gibi gelir. Anlayamazsınız, anlayamadığınız için de anlatamazsınız. İnsanlar öylece size bağırıp ağızlarından fışkıran salyalarını omuzlarınıza ve yüzünüze doğru silkerler. Sizin ise onlara vereceğiniz bir cevabınız yoktur, öylece donakalırsınız.

Hatıraların getirdiği yükü omuzlayamaz, belinizi kırıp yolunuza devam etmeye çalışırsınız. “Atlas, koca dünyayı taşıyorsa…” diye başlarsınız düşünmeye, “…ama belki de dünyayı taşımak, acı günlerin izlerini taşımaktan daha kolaydır…” diye devam edersiniz. Notre Dame’ı ve onun acı gülümseyişini hatırınıza getirirsiniz. Bir insanın beli neden bu kadar bükülür sorusunun cevabını bulursunuz belki de…

Banyoda sabuna basmışsınız gibi çakılıverirsiniz yere bazen. Dönüp dolaşıp aynı sorunlarla meşgul edersiniz beyninizi. “Çorbanın tuzu mu eksik?” diye sorarsınız ama çorbanın tuzu değil, ağzınızın tadı eksiktir aslında. Gerçeklerle yüzleşmek afiyet mi bırakır insanda?

Bazen “kararlar” almak zorunda kalırsınız fakat aslında “kararlarlar”dır onlar. Bilmezsiniz ki çoğu karar değil zarardır bunun. Ne kadar çoğuna kalkışırsanız o kadar çabuk toslarsınız duvara çünkü mühim olan fazla sayıda karar almak değil; tek bir kararı, her olasılığı göz önünde bulundurarak almaktır.

Bir de karar alamamak vardır; her şeyden kötüsü. En kötüsüdür çünkü bir kararın iyi ya da kötü sonuçlanma ihtimali vardır, kararsızlık ise baştan aşağı kötüdür. Ateşe atılmışsınız gibi hissettirir, “O kararı en başında alacaktım.” dedirtir. Yıllar pişmanlık üzerine pişmanlık istiflerken, gün be gün yaşlanan beden ise kararsızlığın bedelini kaldıramaz olur.

Küfürler savurursunuz boşluğa, kararsızlık bedeninizi ele geçirirken. Belirsizlik midir yoksa kararsızlık mı sizi mahveden? Boşluk bir belirsizlik, belirsizlik ise bir kararsızlık… Bir çıkış bulmak için ilerlemeye çalışırsınız ve boşlukta ilerleyemeyeceğinizi fark edersiniz. Yere çakılmayı dilersiniz o an, “En azından ayaklarım yere bassın.” dersiniz. Dipte yaşamak boşlukta yaşamaktan yeğdir, bunu anlarsınız. O an bir karara varmış olarak çakılırsınız yere…

Belirsizlikler silinir aklınızdan, artık her şey yerli yerindedir. Yavaş yavaş, emekleye emekleye devam edersiniz mücadelenize. Her şeye baştan başlamak zorundasınızdır belki ama en azından bir şeylere başlayabilirsiniz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder